Hangi duvara yazsam ismini ki duvar parçalanmasın? Hangi kalemle yazsam ismini ki mürekkep eriyip dağılmasın? Hangi şiir ne kadar alır senin güzelliğinden? Hangi kelimeye sığdırsam seni? En iyisi gönlüme alıp saklasam ismini. Sana hep sen desem.
Şiir
-
-
Bir zevktir deyip susuyorsun. Bir susuş bilmem kaç bin şiir ediyor. Anlayana 7 kat gök. Anlamayana 4 satır.
-
Yetişkin olmak zormuş hanım abla. . . En güzeli büyümemekti. Ne acelesi vardı yaşlanmaya? Bin bir türlü sorumluluk. Bin bir türlü tantana. . . Çocuk kalabiliyor muyuz doktor bey?
-
Yüzümü güldüren sen. Seni seven sen. Sen de sen. İlla sen.
-
Her geçen gün bir önceki günü tekrar mı edecek? Yoksa yarın, düne küfür mü edecek dersin. Şükürler edip dudağından mı öpecek? Her aldığın nefes bir öncekinin aynısı mı olacak? Yoksa her nefes yeni bir diriliş mi getirecek? Yeni bir ölüm…
-
Mecburdun! Dimdik ayakta durmaya mecburdun. Yıkılmamaya mecburdun. Düşüp kalma gibi bir lüksün yoktu senin. Düşüp tekrar kalkma gibi bir mecburiyetin vardı. Tek şıklı bir sınavdı bu. Vazgeçip çekip gitme gibi bir seçeneğin yoktu. Mecburdun sen bana.
-
Aydınlanmış bir kalp isterim dostum. Dinginleşmiş bir zihin isterim. Ve sevdiceğim, Saflaşmış bir vücut isterim cancağızım. Ayrılık acısından lime lime olmuş bir gönül isterim. Ve güzelim, Belayı bal sayan, Dövene el öpen,
-
Aşık olursun hani… Dünya seninle döner. Çiçekler seninle açar. Denizler seninle dalgalanır. Kalp seninle atar. Kuşlar seni söyler.
-
Bu kadar tantanaya da ne gerek var cancağızım? Bu kadar velveleye ne gerek var diyorum sana. Ne diye kasıyorum kendimi? Ne diye endişe duyuyorum? Ne diye üzülüyorum? Artık çorba olmuş aklını özgür bırakma vakti gelmedi mi?
-
Herkesle kendi seviyesinde konuşacaksın arkadaş! Ne bir as ne de bir üs, Tam seviyesinde olacak. Cuk! diye oturacak. Çocukla konuşuyorsan oyuncu olacaksın arkadaş! Yaşlıyla olgun, Sevgiliyle romantik,