Hayatta 3 değer çok önemli. Kesinlikle çok önemli. Her geçen günün bunun değerini anlıyor ve olabildiğince ben de uygulamaya çalışıyorum. Şayet bu 3 değer ağacın gövdesi gibi. Daha sonra dallanıyor ve hayatımızdaki en uç noktalara kadar ulaşıyor. Olabildiğince esnek birisiyimdir. Yani öyle çok katı kurallarım yoktur ve olmazsa olmazlarım da pek fazla yoktur. Ancak bu esnekliğin bile aşırısı zararlı. Bu sefer başı boş ve hayatında değerleri olmayan karaktersiz bir insana dönüşüyorsunuz. İşte bu yüzden benim hayatımda bazı değerlerim var. Onları sımsıkı korur ve uygulamaya çalışırım. Bu yazıda size bu değerlerimden en önemlileri olan 3 tanesinden bahsetmek istiyorum. Yalnız “ben bu değerlerin hepsine sahibim” tarzında egoist bir algı yaratmak istemiyorum. Hem bu bir iddia. Diğer yazılarımı okuyanlar için iddiasızlık konusunun benim için ne kadar önemli olduğunu bilirler :) Sadece ben bu değerleri olabildiğince uygulamaya çalışıyorum. Uyguladığım taktirde de o kadar mutlu oluyorum. Tamam başlıyorum :) Bu 3 değerin her birini bir paragrafta bahsedeceğim. İşte bu 3 değer; dürüst olmak, sözünde durmak, vakte riayet.
Dürüst olmakla başlayalım. Bence en önemlisi bu; dürüst olmak. Bir başka deyişle yalan söylememek diyebiliriz. Hatta dürüstlük kelimesi yerine yalan kelimesinden açıklasak daha çok anlaşılır. Benim için yalanın küçüğü büyüğü yok. Ayrıca bazıları beyaz yalan, pembe yalan şeklinde rengi siyah olan yalanın rengini değiştirmeye çalışıyorlar. Onu da kabul etmiyorum. Yalan, yalandır. Böyle konuştuktan sonra ise şöyle yorumlar geleceğini tahmin ediyorum. “Hasta birisinin iyiliği için bazı gerçekleri öğrenmemesi gerekiyor. Ona da mı yalan söylemeyelim?” Evet söylemeyelim. Burada dobra dobra olup karşımızdaki kişi incitmekten bahsetmiyorum. İlm-i siyaset ile gerçekleri söyleyebilir yada söylemeyebiliriz. Yani kelimelerin gücünü kullanarak. Hatta bir hikaye vardır. Bir padişah kötü bir rüya görmüş ve tüm rüya yorumcularına rüyasını söylemiş. Hepsi de aynı cevabı vermiş. “Evlatlarınız sizi öldürecek.” Bu yorum ile hepsinin başı gitmiş :) Sadece bir rüya yorumcu ise şöyle demiş. “Ne mutlu size ki, hiç evlat acısı görmeyeceksiniz.” İşte buna ilm-i siyaset deniliyor. Yani aslında bu hikayede yalan yok. Tüm rüya yorumcuları doğru söylüyor. Ancak üslup farklı. Birisinin üslubu onu ölüme götürüyor, diğerinin üslubu onun canını kurtarıyor. İşte çok zor durumlarda bile yalan söylememeye kadar önemsiyorum bu değeri. Peki neden önemli? Çünkü yalanın sonucunda bir çok değer etkileniyor. Öncelikle birisine yalan söylediğinizde aslında onu kandırmıyorsunuz. Kendinizi kandırıyorsunuz. O yalanı korumak için zihninizde bir sürü plan kuruyorsunuz. Eğer gerçek ortaya çıkarsa bu sefer güven kaybediyorsunuz. İşte burada kilit nokta; güven. Bir insanı çok sevebilirsiniz ancak ona güvenemiyorsanız o insanla beraber olamazsınız. Güven çok çok önemli. Ayrıca bu yalan bağımlılık gibi. Bir süre sonra sürekli yalan söyleme ihtiyacı doğuyor. Hatta doğruyu söyleyememek diye bir hastalık var. Yalanlarla dolu bir hayat ve insanların size güveni sıfır. İnsan ise sosyal bir varlık. Toplum tarafından onaylanmak ister. Ancak yalanlar sonucunda herkesin size güveni yoktur. Dürüst olmak çok önemli dostlar, çok önemli. En zor anında bile doğruyu söylemek ise en büyük erdem.
Diğer bir değer ise sözünde durmak. Şimdi düşündüm de aslında bunun ucu da güvene çıkıyor ancak gelin açıklayalım :) Sözünde durmaktan kasıt olarak “şunu yapacağıma söz veriyorum, yemin ediyorum” tarzında değil. Ağzında çıkan her sözü, söz olarak yapabilmekten bahsediyorum. Yani arkadaşlarınızla konuşurken haftaya buluşalım dediniz. O da bir sözdür aslında. Başka insanları mağdur bırakmamak için sözünde durmak çok değerli. Benim üniversiteden kaynaklı çok yoğun bir hayatım var. Bu yüzden çok fazla insanla iletişim halindeyim. Bu yüzden çok fazla söz vermiş oluyorum. Bunun çözümünü ise bir liste hazırlayarak yaptım. Çok önemli, orta önemli, az önemli yapılacaklar diye 3 tane listem var. Eğer birisine söz veriyorsam mutlaka unutmamak için onu bu listelerden birine ekliyorum ve yaptığım zaman işaretliyorum. Bence çok keyifli. Çünkü insanın hayatına bir düzen getiriyor ve sorumluluk duygusunu geliştiriyor. Ayrıca karşıdaki kişiyi mağdur etmiyorsunuz. Telefondan bir uygulama ile bu listeyi oluşturdum. Gerçekten çok kullanışlı. Bulut tabanlı bir uygulama. Yani telefon-bilgisayar-internet her yerden ulaşıyorum. Uygulamanın ismi Wunderlist. Sizde kullanabilirsiniz. Herkese öneriyorum. Hatta ekran resmi paylaşayım sizinle :)
Dürüst olmak konusunun sonucu olarak güven duygusuna ulaşmıştık. Bence sözünde durmak konusunun sonucu da güven duygusu. Çünkü insanlara söz verip onları mağdur etmediğiniz zaman size güveniyorlar. Yine bir önceki paragrafta dediğim gibi güven, en büyük erdem :)
Geldik 3. değere :) Vakte riayet. Yani zamana saygı :) Zaman, para gibi. Hayatınızdaki her şeyi aslında para ile değil, zaman ile alıyorsunuz. Tüm yaptığınız işler aslında zamanın bir dönüşümünden ibaret. Doğduğunuzdan beri sürekli azalan bir zamanınız var. Bu zamanı okulda harcayarak eğitim seviyenizi yükseltiyorsunuz. İş yaşamında zaman harcayarak para kazanıyorsunuz. Parayı ise harcayarak daha konforlu ve huzurlu bir yaşam ile zamanınızı harcamak istiyorsunuz. Yani aslında her şey zamanın dönüşümden ibaret. Zaman bu kadar önemliyken zamanı boş işler ile harcamak, zamana yapılmış saygısızlık oluyor. Size fayda vermeyen işler ile oyalandıkça zaman boşuna akıyor ve siz asla o akan zamanı geri getiremiyorsunuz. İstediğiniz kadar zengin olsanız bile paradan zamana bir dönüş yok :) İşte bu yüzden zamanı olabildiğince yararlı ve verimli kullanabilmek çok önemli. Mesela ben size şu an yazı yazıyorum. Yani zaman harcıyorum. Siz ise bunu okuyarak zaman harcıyorsunuz. Peki ben ne elde ediyorum? Bu zamanımı daha iyi de değerlendirebilirdim. Ancak buradayım. Her insan öğrendiklerini aktarmak ister. Az önce insan sosyal bir varlıktır demiştik. İşte paylaşabilmek de insani ihtiyaçtır. Aynı gıda gibi, uyku gibi. Ben ise öğrendiklerimi paylaşarak bu ihtiyacımı gideriyorum. Siz ise bu yazıları okuyarak benim deneyimlerimi öğrenip kendi zamanınızın daha verimli geçmesini sağlıyorsunuz. Hele birde İstanbul gibi bir şehirde yaşıyorsanız zamanı verimli kullanabilmek çok daha önemli. Çünkü İstanbul çok hızlı bir şehir. Milyonlarca insan, milyonlarca farklı görüş. Çok fazla seçeneğiniz var. Sizin ise zamanı en verimli şekilde kullanıp sizi ileriye götürecek kişiler ile beraber olmanız gerekiyor. Zor iş :)
Son cümlelerimi yazıp bu konuyu bitirmek istiyorum. Aslında bu 3 değer birbiri ile çok bağlantılı. Hepsi birbirinden bağımsız değil. Birbiri içine geçmiş bir vaziyette. Mesela bir arkadaşınıza yarın 13.30’da buluşalım dediniz. Bu bir sözdür. Ancak siz 14.00’da geldiniz. Hem sözünüzde durmadınız hemde zamana riayet etmediniz. Ayrıca onunda otuz dakikası çalmış oldunuz. Dürüstlük ile sözünde durmak bence birbirinin aynısı. Dürüst olmak daha genel sadece. Benim söyleyeceklerim bu kadar. Elimden geldiğince bu değerleri uygulamaya çalışıyorum. İlk paragrafta dediğim gibi ben bu değerlere sahibim tarzında egoist bir söylemim yok. Sadece zevk ediniyorum :)
Zamanınızı bana harcadığınız için teşekkür ederim :)