Genellikle seni en anlamayanlar senin en yakınında olanlardır. Çünkü onlar için ya babasındır, ya arkadaş, ya da eş.
Halbuki sen ne tamamen oğulsundur, ne dost, ne de tümüyle karı/koca. Tek bir tanım ile insanları kısıtlamak asla doğru olmaz. Bir insan çok iyi bir mühendis de olabilir, çok iyi bir sanatçı da olabilir. Nitekim gerçekten başarılı olan insanlara bakıldığında bir çok konuda bilgi sahibi olduğu görülüyor. Çünkü başarılı olan insanlar hayata bütüncül bakanlardır. İnsanları yargılamak ise yargıladığımız insanı sadece tek bir yönünü gördüğümüzü gösterir. Evet! Yargıladığın insan konusunda gerçekten haklı olabilirsin. Yargıladığın kişinin sosyal ilişkileri zayıf olup sana sinirli biri olarak gelmiş olabilir. Sen ise onun sadece bir yönünü görüyorsun ve sadece gördüğün tek tarafı üzerinden insanları yargılıyorsun. Belki de yargıladığın insan aslında arkadaş ortamında çok iyi bir sırdaş olabilir. Bu yüzden insanları yargılamak ve eleştirmek bizim hayata tek yönlü baktığımızı gösterir. Şimdi gelelim bizi yargılayan insanlara. Yani bize tek yönlü bakan insanlara. Bizi yargılayan insanlar genellikle yakın çevremiz oluyor. Diyelim ki çok güzel bir film izledik ve bizim hissettiğimiz muazzam duyguları arkadaşımıza anlattığımızda onunda aynı tepkiyi vermesini bekliyoruz. Peki o da aynı tepkiyi veriyor mu? Yoo. Tüm ümitler suya düşüyor. En sevdiğimiz müziği paylaştığımızda zaman da bu oluyor. O müzik bize bir anımızı, bir hayalimizi aklımıza getiriyor ve onu herkesle paylaşmak istiyoruz. Sanıyoruz ki onlarda aynı duyguları yaşayacak. Sonuç ne mi oluyor? “Abi biraz bekle şimdi en güzel yeri geliyor.”
Biz kendimizi bütünüyle bir birey olarak görüyoruz. Geçmişiyle, duyguları, hayalleriyle tam bir birey. Diğer insanların ise bizi de böyle gördüğünü sanıyoruz. Aynı kendi duyduğumuz ses tonumuzun diğer insanlara da aynı ses tonu geldiği gibi. Aslında bizim duyduğumuz ile gerçek ses tonumuz birbirinden tamamen farklı. Konuya dönecek olursak, yakın çevrendeki insanlar için sen ya arkadaşsındır, ya sevgili, ya da çocuk. Biri senin sağ tarafını görüyor, diğeri sol, bazısı ise önden görüyor. Seni sadece tümüylü görebilen tek kişi sensin. İşte böyle bir paradoks olunca senin en yakınındaki çevren genellikle seni en anlamayan çevren olmuş oluyor. Gariptir ki seni uzaktan görenler, yakından görenlere göre seni daha tarafsız değerlendiriliyor. Bu yüzden seni en çok anlamaya yakın olanlar, senden uzak da olanlar. Aklınızı çok bulandırmak istemiyorum. Basit bir örnek ile bu konuyu burada bitirmek istiyorum.
Eğer güneşe çok yakınsanız onun sadece bir yüzünü görebilirsiniz. Ancak güneşe uzaktan bakarsanız bu sefer onu daha bütüncül görürsünüz. Ancak ayın her zaman için gözükmeyen, karanlık bir yüzü vardır. İşte her insanında diğer insanlardan sakladığı bilinmeyen görünmeyen bir yüzü vardır. Biz insanları sadece bir yönüyle yargılıyoruz. Halbuki o insanın içinde sakladığı kim bilir neler var?
Aslında tüm özet Sâmiha Ayverdi’nin bir sözünde saklı.
Yemen’dedir yanımdadır. Yanımdadır Yemen’dedir.