2016’dan arda kalan: İddiasızlık

tarafından Ceyhun Özdemir

Dostlar merhaba,

2016 zor bir yıldı ancak zor olmasının yanında o kadar da öğretici bir yıldı benim için. Şahsen 2017’ye girdiğimiz bu ilk günlerde ben 2016’ya şikayet edeceğime, 2016’dan neler öğrendiğimi düşünerek vaktimi geçiriyorum. Liste uzayıp gidiyor. Mesela bazıları şunlar; beklentiler, iddiasızlık ve minimalizm. Ancak bugün benim için en önemli olan kelimeyi bahsedeceğim; iddiasızlık.

Öncelikle her yılımın bir teması olduğuna inanıyorum. Bunu öncesinden kendim belirlemem ancak o yıl bittikten sonra tekrar o yılı düşündüğümde görürüm ki yıl içerisindeki tüm olaylar sadece o temayı öğrenmem için olmuş. 2016 yılımın teması ise iddiasızlık olduğuna inanıyorum. İddiasızlığı öğrenmek üzerine bir çok olay yaşamışım. Bazen gülmüşüm, bazen ise üzülmüşüm. Ancak bu olayların hepsi sadece iddiasızlığı öğrenmek içinmiş. Hatta önceden iddaa diye yazıyordum bu kelimeyi. Aslında bu kelimenin iddia olarak yazıldığını bile yeni öğrendim diyebilirim. Demek ki o kadar çok ihtiyacım varmış bu kelimeyi öğrenmeye. Basit gibi görünebilir kelime. Ancak altında yatan çok derin anlamlar var. Hatta 2016 yılında başımıza ne geldiyse sadece bu kelime yüzünden geldiğini söyleyebilirim. Yani bir şeyleri iddia etmek. İddia etmek demek, bir şeyleri delice savunmak ve onu sımsıkı elinde tutmak demek olabilir. Mesela bir siyasi partiye tamamen inanıp onun propagandasını yapıyorsanız onu iddia ediyorsunuz demektir. Siyasi parti en çok iddia edilenlerin arasında ancak bunun yerini farklı bir ideoloji veya bir insan alabilir. Mesela birisini çok fazla seviyorsanız o kişiyi sevdiğinizi iddia ediyorsunuz demektir. Kendinizi çok bilgili bir insan olarak görüyorsanız o zaman bilgili olduğunuzu iddia ediyorsunuz demektir. “Bu benim olsun, şunu mutlaka almalıyım, bunsuz yaşayamam” diye düşünüyorsanız onları iddia ediyorsunuz demektir.

Biraz soyut bir kavram olduğunun farkındayım. Bu yüzden anlamanız için sizi zorlamayacağım. Kimseye bir şeyi öğretme ukalalığında değilim. Yani birilerine bir şeyler öğretme iddiam yok :) Sadece 2016 yılında iddiasızlık kavramını öğrendim ve zevk edindiğim bu kelimeyi paylaşmak istiyorum. İnanın bu kelime bambaşka! Çok katmanlı ve egosal sorunların hepsi bir şeyleri delice savunmaktan kaynaklanıyor. Sürekli olarak bizim düşündüklerimizin doğru olduğunu, bizim gibi düşünmeyenlerin yanlış olduğunu iddia ediyoruz. İşte ana problem buradan çıkıyor. Daha sonra ötekileştiriyoruz. Bizim gibi olanlar ve diğerleri. Karşı tarafta aynısını yapıyor. O da kendi düşüncesinin doğru olduğunu iddia ediyor. Ve başlıyorlar kavgaya. Peki hangisi doğru? İkisi de yanlış. Ben artık bir şeyleri iddia eden insanları desteklemiyorum. Bu demek değil ki fikirlerimiz olmasın, yanlışı gördüğümüzde mücadele etmeyelim. Fikirleri olan ancak onları mutlak doğru olarak görmeyen iddiasız insan arıyorum. Hoşgörü yani. Senin doğduğun yer, ailen, yaşadıkların, eğitimin vb. kısacası her şey bir başkası ile asla aynı değil. Senin şartlarına göre senin fikirlerin oluşuyor. Belki de bunu engelleyemiyorsun. Bir başkasının ise farklı şartlarda yaşadığı için senin fikrine zıt fikirleri oluşuyor. Belki o da bunu engelleyemiyor. Sen kendi şartlarına göre karşı tarafı suçluyorsun. Tamamen yanlış! Bir kere o senin gibi bir hayatı asla yaşamadı ki. Onun yaşadığı hayatı sende yaşasaydın belki de sende onun gibi düşünecektin. Peki burada kilit nokta ne? Herkesin bir fikri olmalı. Zıt fikirlerin oluşması ise gayet normal. Sorun şu ki; eğer sen hoşgörüsüz davranıp sadece kendi fikrinin doğru olduğunu iddia edersen o zaman sorun oluşur. Eğer iddiasız olup hoşgörü ile zıt görüşe baktığında şöyle düşünüyorsun;

“O da kendi şartların haklı, ben de kendi şartlarımda haklıyım. Herkes mutlu olduğu fikri savunsun. O kendi yolunda güzel. Ben kendi yolumda güzelim. Ben kendi görüşmeleri söyleyip onda yanlış gördüğüm yanları söyleyebilirim ancak ona bir şeyler empoze etme derdinde olamam. Beni mutlu eden fikirlerim belki onu mutsuz edecek. O zaman benim onu mutsuz etmeye hakkım yok.”

2017’de ise öğrendiğim bu kelimeyi daha çok yaşama gayreti içerisinde olacağım. Kendi şartlarıma göre oluşan kendi fikirlerim var. Bunları korkmadan zıt görüşlü insanlar ile paylaşacağım. Bana göre yanlış olan bir şeyi ise bu yanlış diyeceğim. Ancak kendi fikrilerimin mutlak doğru olduğunu iddia etmeyeceğim. Zıt görüşlü insanlar ile bilgi alışverişinde bulunacağım ancak benim gibi düşünmüyor diye onlara hoşgörüsüz davranmamayı umuyorum. Herkese hakkını vermeyi, yanlış ve doğruyu ayırt edip iyiye de hak, kötüye de hak vermeyi umuyorum.

İddiasız, beklentisiz, hoşgörülü ve huzurlu bir yıl diliyorum. Birde şikayetsiz bir yıl :) Birde yaşanan olumsuzlukların ardındaki hakikati gören bir göz :) Birde okuduğunuz için teşekkürler :) Zor konu kabul ediyorum.

 

 

1 yorum

internet günlüğü 2017/1 - e-vren günlüğü 14 Haziran 2017 - 16:07

[…] 2017’ye girerken bir önceki yılın bir değerlendirmesini yapayım dedim ama fırsat bulup son bir yazı yazamadım. Ama benim gibi üşenmeyip 2016’ya veda yazısı yayımlayan blog yazarları vardı; kimler mi onlar: Ahmet Çığşar, aliytrklkmz, Ceyhun Özdemir […]

Cevapla

Yorum Yaz

Diğer Yazılar