Şikayet, şikayet, şikayet…
Nereyi açsam herkesin ağzında bir şikayet ve hoşnutsuzluk hali var. Televizyon, sosyal medya, arkadaş ortamı vs. vs. vs. Öyle bir kara bulut gibi üstümüze sinmiş ki artık şikayet etmek bizim normlarımız arasına girmeye başlamış. Bu hiç normal bir durum değildir canlar. Oldukça tehlikeli bir durumdur. Bu kara bulutlar bizi toplumca büyük bir felaket düşürür. Bir an önce kendimizden başlayarak şikayet gibi bizi negatif etkileyen hallerden kurtulmamız lazım. Sorunlar karşısında hiçbir çözüm üretemeyen insanların yöntemidir şikayet etmek. Küçücük bile olsa kendinde veya toplumda bir şeyleri değiştirmeye çalışan insanın dilinde şikayet göremezsiniz. Çünkü onun şikayet edecek vakti yoktur. O sürekli bir gelişme hali içinde olduğu için aciz ve çaresiz sözleri diline dolamaz.
Toplumsal felaketler, Allah’ın bir cezası değildir. Halinden memnun olmayan, şükretmeyi unutan toplumlar felakete uğrar ki eski haline bakıp şükretmeyi hatırlasın. Böylece üzerindeki kara bulutları aşıp güneşi görsün. Bir bakıma lütuf da diyebiliriz ancak bu yöntem bizim canımızı çok yakar, toplumsal felaketler çok zor bir süreçtir. Ancak artık kendimizce ufak adımlarla bu kara bulutları aşmamız gerekiyor. Toplum olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Maalesef gafletin içine battık. Göremiyoruz dostlar, göremiyoruz. Üzerimizdeki kara bulutlardan hakikat güneşini göremiyoruz. Bu sözlerime karşılık bana haklı olarak şunu söyleyebilirsiniz; ama işsizlik var, ama ekonomik kriz var ama şöyle ama böyle ben nasıl şikayet etmeyeyim. Evet var. Ama herkes kendisinden sorumlu. Çözüm için biz ne ürettik? Biz neyi değiştirdik? Biraz da soruları kendimize yöneltmek gerekiyor. Bana ne A kişisinden, B kişisinden. Bir problem varsa ve eğer değiştiremiyorsam bunun sorumuluğu o problemi çıkaran kişiye ait. Başkasının günahı benim sorumluluğum değil ve ben de ahlak bekçisi değilim.
Bir de şunu farkettim. Genellikle çok fazla konuşan insanlar şikayet ediyor. Kendi fikirlerine toz kondurmayanlar, her konuda kendi haklı görenler, iddia sahibi insanların dilinde bu var. Neden? Çünkü bunun adı kibir. Kendi düşüncelerini mutlak doğru olarak gördüğü için farklı düşünceler ile karşılaşınca hemen şikayete başlıyor. Ne yazık… Ah ki vay, onlara çok yazık.
Bir kesim daha var. Onlar sessiz… Çok sessiz. Çünkü kara bulutların arkasındaki güneşi gördükleri için konuşmaya ihtiyaç duymuyorlar. Güneş ile bire bir irtibat halindeler. Güneşi göremeyenler ise kendi aralarında yalan yanlış fikir yürütmeyle güneşin dedikodusunu yapar. Güneşi görenler için söz biter, akıl biter, şüphe biter. Bu kesim gülümsüyor. Fakat acı bir gülümseme var yüzlerinde. “Ah” diyor “ah.
“Ah benim güzel toplumum…”
Ben ise güneşi görmeye ve güneşi görenlere yakın olmaya çalışanlardanım. Çevremdeki bu negatif halden kurtulmak için çözüm arayan garip bir insanım. Bu kara bulutlardan uzaklaşmak için kendimce bir şeyler deniyorum. Sosyal medya ve haberlerden uzaklaşmaya çalışıyorum ama en önemlisi çok konuşanlardan, çok şikayet edenlerden, çok iddia sahibi olan insanların yanında sessizleşmeye ve mümkünse yavaş yavaş geriye doğru 1 adım, 2 adım, 3 adım…
21 yorum
Verilen bilgiler için teşekkür ederiz, takipteyiz.
Kısa zaman önce aynı şeyi ben de farkettim. Öyle televizyonda ya da internette değil, yakın çevremde. Aslında buna daha çok üzüldüm bu insanlar böyle değildi, ne ara böyle oldular diye. Her şeyi bir şikayet ile çözüme kavuşturma derdinde herkes. Kimse yapıcı değili yıkıcı çözümler arıyor. Sanırım dünya bu yola evrildi artık..
Maddi durum insanların ruh halini etkiler durumdadır. Gelir adaletsizliği arttıkça insanların mutsuzluğu artmaktadır. Ayrıca televizyon ve internette yayınlanan , gerçeği hiç yansıtmayan diziler izleyenleri gerçek hayattan soyutlayan uyuşturucu gibi. Tabii ki her sorunun bir çözümü vardır. Ama sanki bir şekilde bu gelir adaletsizliği , futbol ve dizi sektörü insanları cehalete ve şikayete sürüklüyor. Yada ben yanılıyorum sanki….
Güzel yazıyorsunuz. Yüreğinize sağlık…
Aynı kültür müzikte de var. Müzisyenlerde oldukça fazla diyebilirim.
Fakat bazı insanlar da her şeye rağmen kötümser bakamıyor. Hayata kötümser bakmamak sürekli iyimser bakmak her zaman iyi bir şey midir? Tartışılır… Bazen gerçekçi olup kötü yanların farkına varabilmek lazım. Daha çok, her şeyden mızmızlanmak bir sorun olmalı. Kötümser yahut iyimser olmak değil. Yazı için teşekkürler.
Polyannacıkıktan bahsetmiyorum ancak evet her şeye mızmızlanan şükürsüz insan bir sorundur. Etrafını negatif etkiler. Yanından kaçılması gerekir
Sevgili Ceyhun; yazılarını okumak gerçekten de geçirdiğim zamana değer katıyor. 2020 yılında daha sık yazman ve bizlerle paylaşmanı umuyorum…
Çok haklısınız fakat bazen gerçekten olumlu bakılacak bir taraf olmuyor. Hele de şöyle geniş bir açıdan bakınca olumlu bir şey görmek zor olabiliyor.
evet bu konu çok iyi olmuş fazla konşan insanlar var bu kültürü iyi bilmesi lazım bu mekale için teşekkürler…
Özellikle “şikayetvar” firmaları tetikleyen mühim sitelerden… Artık insanlar rakip & piyasa araştırması yapıyor, derinlemesine inceliyor ve şikayet sitelerine de denk gelebiliyor.
hocam burayı pek ihmal etme, aydınlatıcı bilgiler veriyorsunuz. Teşekkür ederim.
Keşke sizin kadar iyimser olabilsem. Ama hayat bazen bazılarımızın iyi olamayacağı kadar kötü ilerliyor
Toplumumuza ayna tutan bir yazı çıkarmışsın. Başarılar.
tek takipçim olduğun için yazılarını biraz daha dikkatli okuyorum ceyhun fakat bir şey söylemeden edemeyeceğim sorunlardan, olaylardan, haberlerden kaçmak hiç bir çözümü sana sunmuyor ne yazık ki… Ben 5 sene toplumdan kaçarak yaşadım umut mutluluk cam fanusun içinde değil hiçbir zaman olmadı Fransız devrimini yapanlar gariban halk değildi avukatlardı üst sınıf olabilecek insanlardı. Ben emin olmamakla kaçmayı ve bir süre uzaklaşmayı çözüm olmadığını tecrübe edindim. Sanırım harekete geçmek lazım her şeye rağmen yada bilemedim sen karar ver…
Toplumdan kaçmayı değil ancak sürekli şikayet eden insanlardan kaçmak gerektiğini söyledim. Eğer herkes şikayet ediyor o zaman herkesten kaçalım diyorsan bence öyle değil. Daima iyiye ve güzele doğru yürüyen bir kitle var. Biz de iyiye yürüdüğümüzde bir şekilde o insanlar ile karşılaşıyoruz Kısaca enerjimizi tüketen insanlara benim sözüm. Bu arada teşekkür ederim bloga değer verdiğin için
Bir insanın şikayet etme olasılığı maddi durumunun kötü olmasıyla doğru orantılıdır.Maddi olarak istediğini yapamayan birey mutlaka her şeyden şikayet edecektir.
Ben sanırım sessiz kalmayı tercih edenler arasındayım Şikayetlerim neticesiz kaldığından dolayı mıdır, yoksa sıkıldığımdan mıdır bilmiyorum ama…
Söyleyecek çuval dolusu şey var ama söyleyemeyip içinde patladığı anlar da tehlikeli.
Dediğiniz gibi bende sürekli olumsuz durumlardan kaçıyorum haber izlememeye sürekli şikayet eden insanlardan uzaklaşıyorum. Fakat hayat o kadar da güzel değil. Güneşi görmek istesek bile göremiyoruz. Biz elimizden geleni yapsak bile güneş doğmuyor. Bu tabiki bize umutsuzluk vermemeli karanlıkta mum ile kendimize bi hayat kurabilmeliyiz.
şikayeti şikayet etmişiz biraz. şikayeti şikayete şikayet etmişiz. vah ki ne vah…
Bu güzel yazı için teşekkürler. Devamı gelmeli.