Bu da böyle olsun

tarafından Ceyhun Özdemir

Cafcaflı kelimeleri sevmiyorum artık. Abartı gözüken her şeyden kaçıyorum. Abartılı insanlar, abartılı düşünceler ve abartılı duygular… Mesela renk seçimi bile yaparken keskin kırmızı, mavi veya yeşil seçmiyorum. Olabildiğince flu ve kıyıda köşede kalmış renkler benim ilk tercihim oluyor. Açıkcası oldukça karmaşık ve çok hızlı giden hayatım olduğu için biraz yavaşlamak istiyorum. Evet, tam olarak “yavaşlamak” istiyorum! Bazen o kadar çok olay yaşıyorum ki kendi kendimi kaçırıyorum uzaklara. Yavaşlamam lazım daha basit ve anlaşılır olabilmem için. Arkadaş konusuna gelirsek eğer. Arkadaştan öte dost arıyorum. Oradan buraya bilinçsizce yalpalanmak yerine beni dinleyen ve anlayan insanları hayatıma almak istiyorum. Belki benden farklı düşünen ama dinleyen ve anlayan… Velhasıl-ı kelam kenarları keskin bir hayat kurmamaya çalışıyorum. Kare yerine yuvarlak gibi esnek ve şeffaf bir hayat hayal ediyorum. Birde en önemlisi yavaş yavaş geride durabilmeyi öğreniyor insan. Hani Sezen Aksu’nun o güzel şarkısında dediği gibi.

“Farkındayım
Farkındayım
Kazanmalı, kaybetmeliyim
Aşk uğruna harp etmeliyim

 

Kendini seçemiyorsun
Bırakıp kaçamıyorsun
Yazmadığın bir hikayede
Uzun ya da kısa vadede
Az biraz keşfediyorsun

Öteki olabilmeyi
Yerine koyabilmeyi
Geride durabilmeyi öğreniyorsun”

derken,
demişken,
diyorken,

Anladım ki aslında 2 şey arıyorum ben. Biri samimiyet ve diğeri güven. Önceleri sevgi ve aşk önemliydi benim için ancak anladım ki olay tam olarak öyle değilmiş. Temelinde samimiyet ve güven olmayan tüm sevgiler gün geliyor ne acı ki nefrete dönüşüyor. Yüzlerine taktıkları maskeler ile ilişki kuruyor insanlar. Erkek, dişisini etkilemeye çalışan bir aslan gibi tüm gücünü ortaya döküyor; kavgayla,  parayla, kasla, çapkınlığıyla. Kadın ise doğal güzelliğine bir kenara koyarak ahlakı ve şefkatiyle ön plana çıkması gerekirken Victoria Secret meleği gibi olmaya çalışıyor. Biri de çıkıp demiyor ki bu erkek ve kadın birbirini ne kadar tamamlıyor? Tüm bunların sonucunda ise yavaş yavaş maskeler düşüyor. Sonra “sen çok değiştin?” Halbuki kimse değişmedi sadece herkes üzerindeki samimiyetsizliği attı ve herkesin gerçek kimliği ortaya çıktı.

Canlar!

Bir insan arıyorum yanıma gelsin, ağlasın, gülsün, sevsin, nefret etsin, otursun, konuşsun, sussun. Küçük harfler ile konuşsun, büyük harflerden uzak dursun. Belki çok farklı dünyaların insanıyızdır ama o sadece kendi dünyasını tüm samimiyetiyle yaşasın. Belki binlerce kez hatalar yapmıştır ancak gelsin hatalarını söylesin. Saklamasın, duygularını biriktirmesin ve ve ve en önemlisi güvensin!

Nerden nereye geldik. Bu da böyle olsun.

Bilmiyorum, aslında hepsi kendime…

 

 

Yorum Yaz

Diğer Yazılar