Son yazımın üzerinden 5 ay geçmiş. Bloğu açtığımdan beri hiç bu kadar uzun süre blogu yazısız bıraktığımı hatırlamıyorum. Halbuki 2019’a girerken daha fazla yazı yazma niyetinde bulunmuştum ancak demek ki o işler öyle olmuyormuş :) Aslında 2019 bana çok güzel geldi. Hayatımın en ışık dolu yılı dilebilirim. Ayrıca anlatmak istediğim çok şey de var. Öğrendiklerimi yazıya dökmek istiyorum ancak olmuyor, olmuyor, olmuyor. Belki benim tembelliğimden belki de bir şeyin beni engellemesinden. Bilemiyorum… Bir de yazı dilimle alakalı bir öğretmen arkadaşımızdan anonim bir eleştiri aldım. Kesinlikle çok haklı olduğunu düşünüyorum. Yakın çevrem ne kadar yazıları beğendiğini söylese de aslında her şeyin çok başında olduğumun farkındayım. Yazı dilimi daha çok geliştirmeliyim :) Eski yazıları okuyunca yeni yeni görebiliyorum hatalarımı.
Her neyse konumuz bu değil. Sizi daha fazla kendimle meşgul etmeden gerçek konumuza dönelim; kendinden korkmak…
Netflix sayesinde Dark dizisi ile tanıştım. 2. sezonu yayınlanmış ve daha önce hiç duymamıştım. Bir Alman yapımı dizi. Tek kelimeyle muazzam. Hayatıma tesir eden ve beni uzun uzun düşündüren nadir dizelerden biri diyebilirim. İzleyeli 1 ay oldu ve zihnimde hâlâ replikleri dönüyor. Uzun uzadıya diziyi anlatmayacağım size. Herkesin sevebileceği bir dizi de değil zaten. Bazıları çok fazla karmaşık ve çok felsefik olduğundan şikayet ediyor. Beni etkileyen kısmı da bu oldu. Dizi tamamen zaman ve kader kavramlarını inceliyor. Dizide bir kilit nokta var ki size o konudaki düşüncelerimi paylaşacağım. Dizinin ana karakterindeki çocuk, gelecekteki kendisiyle karşılaşıyor ve gelecekte o adama dönüşmekten korkuyor. Ancak ne kadar reddetse bile zamanla o adama doğru dönüşünü izliyoruz. Kısaca kaderin kendisinden asla kaçamıyor. Geçmişte iyi birisi iken gelecekte kötü bir adama dönüşmekten kaçıyor. Yani kendisinden…
Diziden sonra dönüp kendime baktım. 5 sene önceki Ceyhun’u, 10 sene önceki Ceyhun’u, 15 sene önceki Ceyhun’u ve bugünümü düşündüm. Hangi yöne doğru evriliyorum ben? Daha iyi bir insan olmaya mı yoksa daha kötü bir insan olmaya mı? Düşündüm ve itiraf etmek gerekirse üzüldüğüm konular oldu. 5 sene önceki Ceyhun’un yapmaktan korktuğu bir konu vardı ve bugün hiç farkında olmadan o konuyu yapar olmuşum. Geçmişteki kendim ile yüzleşsem o benden utanç duyabilirdi. Zaman geçtikçe hiç farkında bile olmadan başka bir insana doğru evriliyoruz. 20-30 sene sonra ise bir bakıyoruz ki geçmişki sen ile şimdiki sen aslında birbirinden neredeyse tamamen farklı iki kişi oluyoruz. Geçmişte asla yapmam dediğimiz şeyleri belki şu an yaptık veya gelecekte yapacağız. Şu an için iyi bir insan olduğumuzu varsayalım. Peki ya gelecekte? Gelecekte de iyi kalacağımızın teminatını bize kim söyleyebilir ki?
Değişiyoruz arkadaşlar, değişiyoruz… Farkında olmadan başka birine dönüşüyoruz. Belki iyiye, belki kötüye. İyi ise ne güzel ve hoş. Peki ya kötüye doğru gidiyorsak? Bu bizi korkutmaz mı? Şu an haberlerde görüp yargıladığımız insanlara dönüşme ihtimalimiz herkes için var. Bir de bu pencereden bakalım. Öyle uzun uzun düşünüp kalıyor insan. Ben de düşündüm. Düşündüm ve diziye göre bunu engelleyemiyoruz. Gelecekteki biz, şu an var zaten. Yani kaderi çizilmiş. Dönüşeceğimiz kişi de belli.
Gelecekteki kendinden korkmak… Belki de korkuların en büyüğü. Çünkü geriye kalan tüm korkular suni. Kendi kafamızda kurduğumuz korkular. Belki de gerçek olmayan şeylere karşı korkular. Peki gelecekteki bizden korkmak? Bir gün o gün gelecek ve şu anda yargıladığımız insanlara karşı dönüşme ihtimalimiz her zaman var. Uygun şartlar durumunda herkes, her şeye dönüşebilir. Bu ihtimal hep var.
Bir süre sonra susup halini kabul ediyor insan…
Ümit edelim, umarım hep iyiye ve güzele doğru yönlenenlerden oluruz.
13 yorum
İnsan yaratıldığında çizilirmiş kaderi. Aslında şimdi yaptığımızı sandığımız seçimleri yaratılışta seçmişiz. Geriye tercihlerimizi yaşamak kalmış. Bütün bir ömür yaşayacaklarımızı biliyormuşuz aslında. Korkularımızın kaynağı tam da burada bence. “Bir şeyden korkmak biraz da onun geleceğini beklemektir” demiş Tanpınar. Bu yazının altına yakışacağını düşündüm.
Evet ne güzel demiş Tanpınar. Yazımı yorumunla zenginleştirdiğin için çok teşekkürler Hilal :)
Daha geçen hafta bir arkadaşımın övgü dolu sözleriyle Netflix listeme eklemiştim Dark’ı. Şu an başka bir diziyi bitirmek üzere olduğum için Dark’ı seyretmeye henüz başlamadım ancak senin de yazın sayesinde daha bir dikkat ve ilgiyle seyredeceğim diziyi. Gerçi arkadaşım dizinin konusuna dair ipucu vermemişti ama senin yazında geçen “Dizinin ana karakterindeki çocuk, gelecekteki kendisiyle karşılaşıyor ve gelecekte o adama dönüşmekten korkuyor. Ancak ne kadar reddetse bile zamanla o adama doğru dönüşünü izliyoruz.” ifadeleri, diziye dair merakımı biraz kırdı. Umarım diziyi seyretmeye başladığımda, verdiğin bu ayrıntı önemini yitirir ;)
Spoiler sayılmaz ama o :D Spoiler vermeden anlatmaya çalışmıştım. Ayrıca diziyi izlemeye başlayınca dediğim şeyi ilk başlarda istesende anlamayacaksın. Kısaca spoiler sayılmaz :D Umarım beğenirsin :)
şahanesiniz. sizden ilham aldım ve ben de bir blog açtım. bir insana ilham olabilmenin hazzını size hediye etmek istedim bu yorumla. teşekkürler.
https://maalesefavukat.home.blog/
Ne hoş bir hediye çok memnun oldum ☺️☺️O zaman size de iyi yazmalar
Merhaba, güzel bir dizi önerisi ve gerçekten de samimi, hoş bir yazı olmuş, keyifle okudum.. Dönüşmekten korkmamak lazım sanırım, kaçınılmaz olarak değişiyoruz, ama bir gözümüz de hep kendi üzerimizde olmalı objektif bir göz tabii.. kaleminize sağlık..
Yazıların gerçekten çok başarılı büyük bir keyifle okuyorum ceyhun eline emeğine sağlık..
Çok teşekkür ediyorum. Memnun oldum ☺️
yazılarınız çok güzel teşekkür ederim takipte kalacağım :)
Bence düşünen insanlar farkında olarak evriliyor. Kabul etmeye başladığımız zaman korkulacak halimize dönüyor olabilir miyiz? Gerçekten iyiye ve güzele yönelmek mi istiyorsun? Eminim istemezsin orada iyi ve güzel kavramın insana yakıştıramadığın dünya görüşünle alakalı eminim. Ama belkide hata yapmanın bize öğretildiği gibi kötü bir şey olmadığını bilenler onlara dönüşmüyordur? Hata kelimesini iyi ve güzel kavramlarını neye göre yorumladıklarımıza da bağlı bu dediklerim. Haddimizi bilerek yaşarken hata yapabileceğimizi savunuyorum sence de o zaman korktuğumuz kişiye dönüşme ihtimalimiz ortadan kalkmaz mı?
Öyle açıkladın ki aklıma İbn Arabi’nin aşağıdaki sözü geldi. Gerçek bambaşka ve bazen bizim kötü dediğimiz şey aslında kendi aklımızla uydurduğumuz şeyler
“Sen gördüğünü duyuyla gördüğün şeklinde haber vermektesin, halbuki gerçek öyle değil!”
İbn Arabi
Çok güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık :)