Gizli Bilgi (Ya yazarak, ya konuşarak)

tarafından Ceyhun Özdemir

Hani derler ya insanın içindeki bilgi 2 şekilde ortaya çıkar; ya yazarak ya da konuşarak. İnsan bu şekilde kendisinin bile bilmediği ama özünde var olan gizli kalmış bilgisine ulaşır derler. Bende buna çok inanırım. Hatta deneyimlerim. Özellikle birden yazmaya başlayıp koca bir yazıyı bitirdikten kendime şaşırım. Bilmediğim ama bilgilerimi harmanlayınca ortaya çıkan yeni bilgilerle aslında kendimden kendime öğrenirim. Ayrıca ne gariptir ki lisede en nefret ettiği dersi edebiyat olan ben, şimdi ise yazmaktan zevk alan bir insana dönüştüm. Yine de yazarlık ya da şairlik kelimeleri bana çok uzak geliyor. Öyle bir iddaam yok benim. Ancak bilmiyorum, belki de yukarıda anlattığım gibi sadece kendi içimdeki bilgiyi ortaya çıkarmak için yazıyorumdur.

Hayat benim için bir yolculuktan ibaret. Bir gün edebiyat gemisine biniyorsun diğer gün okul gemisine başka bir gün iş gemisine. Gemiler sürekli değişiyor hayatımda. Ben ise sadece ne kadar yol aldığımla kalıyorum. Ayrıca her gemide farklı insanlar farklı hikayeler ile karşılaşıyorum. Özellikle bu blog sayesinde çok farklı hayatlara, hikayelere ulaştım. 1 ay önceye kadar siteyi takip eden kişilerin az olduğuna inanırdım ancak son zamanlarda aldığım dönüşler ile aslında takip eden ama belli etmeyen bir kesimim olduğunun farkına vardım. Evet buna seviniyor insan. En azından ürettiğin yazıların başka insanlara dokunması mutlu ediyor insanı. Ayrıca daha fazla yazı yazmaya teşvik de ediyor ama yine de bu site benim için edebiyat gemisinden ibaret. Bunun haricinde bir çok gemim var ve ben sürekli gemi değiştirmeyi seviyorum.

Şimdi size ikinci paragraf bağlantısız gelebilir :) Çünkü birinci paragrafta anlattığıma örnek olması açısından yazdım. Bu yazıyı önce kağıtta yazmıştım. Daha sonra siteye geçirirken birden ikinci paragraf ortaya çıkıverdi. Halbuki daha önce ben gemi metaforu hiç kullanmamıştım. İşte bu yüzden yazmak güzel. Kendinden kendine öğreniyorsun. Ne kadar düzgün yazıyorum orasını bilmiyorum ancak en azından her geçen gün ileriye götüreceğime inanıyorum. İnsanın içindeki bilgi yukarıda örnek verdiğim gibi yazarak ortaya çıkabiliyor. Diğer bir yol ise; konuşarak. Konuşmaya başladıktan sonra karşısındaki insanın yönlendirmesine bağlı olarak giderek derine inebiliyor. Ancak burada önemli olan konuştuğun kişinin yönlendirmesi. Alıcı olmadan verici olmaz. Yalnızca karşındaki insan seni özenle dinleyip kilit sorular sorduğu zaman bir bakıyorsun ki senin bile bilmediğin konuları karşındaki anlatıyorsun. İşte bu da çok güzel. Kendinden kendini dinliyorsun gibi oluyor. Ancak en zoru da bu. Çünkü alıcı bulmak çok zor. Seni konuşurken yönlendiren ve daha derin konuları konuşmanı sağlayan kişiler çok az. Bu sebepten ikinci yöntemi pek uygulayamıyorum. Olsun ben birinci yöntemi de seviyorum :)

Bana ya konuşacak biri ya da yazacak kağıt lazım…

 

Yorum Yaz

Diğer Yazılar