Korkak mıyım yoksa aşık mıyım? bilmiyorum. Attığım her adım, aldığım her karar, konuştuğum her kelam, yazdığım her yazı hatta düşündüğüm her fikri sorguluyorum. Tüm bunlardaki hatalardan dolayı bana kızmandan mı korkuyorum yoksa sana olan sevgimden dolayı yanlış bir şey yapıp seni…
Mecburdun! Dimdik ayakta durmaya mecburdun. Yıkılmamaya mecburdun. Düşüp kalma gibi bir lüksün yoktu senin. Düşüp tekrar kalkma gibi bir mecburiyetin vardı. Tek şıklı bir sınavdı bu. Vazgeçip çekip gitme gibi bir seçeneğin yoktu. Mecburdun sen bana.
Aydınlanmış bir kalp isterim dostum. Dinginleşmiş bir zihin isterim. Ve sevdiceğim, Saflaşmış bir vücut isterim cancağızım. Ayrılık acısından lime lime olmuş bir gönül isterim. Ve güzelim, Belayı bal sayan, Dövene el öpen,
Evet itiraf ediyorum bugün sinirliyim, asabiyim ve öfkeliyim ama en çok da hayal kırıklığım var benim. Onun temiz ve saf olduğuna inandığım, çok sevdiğim bir arkadaşımın öyle olmadığını öğrenince koca bir boşluk oluştu içimde. Çok değer vermişim ona, çok fazla…
Aşık olursun hani… Dünya seninle döner. Çiçekler seninle açar. Denizler seninle dalgalanır. Kalp seninle atar. Kuşlar seni söyler.
Benim için zaman, yıktı ile geçti arasında geçirdiğim anlardan ibaret. Aynı tik tak toe gibi. Ne kadar yıkılıp sonra tekrar ne kadar var olursam işte o zaman yaşadığımı hissediyorum. İşte o zaman tekrardan doğuyorum. Tabiatım bu benim, değiştiremiyorum. Şuana kadar…
Bu kadar tantanaya da ne gerek var cancağızım? Bu kadar velveleye ne gerek var diyorum sana. Ne diye kasıyorum kendimi? Ne diye endişe duyuyorum? Ne diye üzülüyorum? Artık çorba olmuş aklını özgür bırakma vakti gelmedi mi?
Herkesle kendi seviyesinde konuşacaksın arkadaş! Ne bir as ne de bir üs, Tam seviyesinde olacak. Cuk! diye oturacak. Çocukla konuşuyorsan oyuncu olacaksın arkadaş! Yaşlıyla olgun, Sevgiliyle romantik,
…sanırım artık emeklilik yaşım geldi de geçiyor dostum. 3 tane gazeteye 4 tane dergiye abone olma ihtiyacı duyuyorum. Gazeteyi elime alınca “vay arkadaş yine mi doları fırlatmışlar.” diye huysuzlanıp hanımla didişmek istiyorum. Kahveye doğru yavaş adımlarla kovulurken yolda ülkeyi kurtarma…
Öyle bir sırattayım ki bugün, Solum uçurum, sağım uçurum… Ne yolun sonu belli, ne de uçurumun dibi… Ben ise kıldan ince, kılıçtan keskin bir ipte cambazlık yapıyorum. Aşağıya baksam ayaklarım titriyor. Karşımda duran yüzüne baksam güzelliğinden başım dönüyor. Hele ki…