Her geçen gün bir önceki günü tekrar mı edecek?
Yoksa yarın, düne küfür mü edecek dersin.
Şükürler edip dudağından mı öpecek?
Her aldığın nefes bir öncekinin aynısı mı olacak?
Yoksa her nefes yeni bir diriliş mi getirecek?
Yeni bir ölüm mü dersin.
Yitirilen her gündüz, şafağı beklemek için ağıtlar mı yakacak?
Dolunay bu gece kaç şiir yazdıracak?
Ya da kaç kurtun sesini kısacak?
İkindiyle akşam namazı arasında kalmış hacı amca,
Camide nefeslerini mi sayacak?
Yoksa sokakta şeker dağıtıp çocuk mu öpecek?
Yeni doğmuş bir bebek,
Bir öncekine göre daha fazla mı bağıracak?
Yoksa susup dünyaya selam verdikten sonra gidecek mi?
Tabutta bekleyen kimsesiz bir ihtiyar,
Gömülecek mi dersin?
yoksa yakılacak mı?
Son nefesini veren evliya,
Karanlığa mı çekilecek?
yoksa aydınlığa mı?
Asılacağını bile bile gönül çalan dilber hırsız,
İntihar mı etmiştir?
yoksa aşık mı olmuştur?
Yer altında halvette bir derviş,
Dağın tepesindeki kel keşiş,
Manastırdaki rahip,
Erecek mi dersin ertesi güne?
Ve bitecek mi tüm dertleri…
Gökdelenin tepesindeki masonun.
Toprak altında yapılan karanlık ayinler,
Bu sefer kaç can alacak dersin?
Kaç felaket, kaç çığlık, kaç litre gözyaşı, kaç gülüşmeler…
Ne dedi kırklar meclisi?
Bu gece kaç sır mühürlendi ağızlarda.
Kaç sevap yazıldı bugün Kabe’de?
Kaç şarap içildi krallıkta?
Kaç kişinin kalbini kırdık?
Kaç kişiyi sevdik?
Kim bilebilir ki!
Kim bilebilir Tanrı’dan başka doğruyu yanlışı
Olurları olmazları…
3 yorum
Ya mükemmel yazılar yaziyorsunuz.resmen bayıldım.lütfen yazmaya devam edin.
Çok teşekkür ederim. Memnun oldum
Çok iyi